Ekonomi

Merkez Bankası’nın 3. Enflasyon Raporu… Fatih Karahan Gazetecilerin Sorularını Yanıtladı

NİSANUR YILDIRIM

(ANKARA) – Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, 3.Enflasyon Raporu’nu açıkladığı toplantıda, “Maaşına Ocak 2025’e kadar zam almayacak asgari ücretlileri enflasyonun düşeceğine nasıl inandıracaksınız” sorusuna; “Enflasyonun düşmesi en çok düşük gelirliyi etkileyecek. Düşük gelir grupları, yüksek enflasyondan daha olumsuz etkileniyor. Bu grubun refah artışının olabilmesi için öncelikle fiyat istikrarının sağlanması gerekiyor” yanıtını verdi.

TCMB Başkanı Karahan, yılın 3. Enflasyon Raporu’nu açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Karahan, “Yılın kalanında yüzde 38 hedefinin tutması için aylık enflasyonun 1,4 seviyesinde olması gerekiyor. Sizin de bu hedefin tutması için ilave adımlar atılabileceğinie yönelik mesajlarınız vardı. Bu hedefin tutması için ilave adım gerekiyor mu?” sorusu üzerine “Bu konuda atılacak adımlarda her zaman, her şeyi yapmaya hazırız. Aksiyonla da gösterdiğimizi düşünüyorum. Enflasyon hedefi için ne gerekiyorsa bunu yapmaya hazırız. Tahminlere noktasal olarak yaklaşmak çok sağlıklı olmayabiliyor. Tahminleri değiştirmek için bir neden göremedik” dedi.

“Enflasyonun düşmesi en çok düşük gelirliyi etkileyecek”

ANKA muhabirinin, “Siz nisan ayında hükümete yazdığınız açık mektupta aslında asgari ücrete ara zam yapılmaması gerektiğini ifade eden cümleler kurmuştunuz. Asgari ücrete ara zam yapılmamasına rağmen temmuz ayında enflasyonun yine arttığını gördük. Merkez Bankası hala ‘ücretlere yapılan zamların enflasyonu artırdığı ve etkilediği’ görüşünde mi?  Siz maaşına Ocak 2025’e kadar zam almayacak asgari ücretlileri enflasyonun düşeceğine nasıl inandıracaksınız?” sorusunu Karahan, şöyle yanıtladı:

“Bize kanunla verilen görev fiyat istikrarını sağlamak. Toplumsal refaha yapabileceğimiz en büyük katkı da bu görevi başarıyla yerine getirmek olacak. Enflasyonun kalıcı olarak tek haneye düşmesi büyümenin getireceği refah artışının toplumun her kesimine daha sağlıklı bir şekilde yansımasına sebep olacak. Enflasyonun düşmesi en çok düşük gelirliyi etkileyecek. Zorunlu harcamaları fazla olan düşük gelir grupları, yüksek enflasyondan daha olumsuz etkileniyor. Bu grubun refah artışının olabilmesi için öncelikle fiyat istikrarının sağlanması gerekiyor. Bu konuda kararlıyız. Attığımız adımlarda da bunu gösteriyoruz.”

“Fiyatların yatay ve düşük seyrettiği dönemlerde de hane halkı beklentileri yüksek oluyor”

Karahan, bir gazetecinin “Piyasa katılımcılarının enflasyon beklentisi, reel sektör ve hane halkı beklentileri farklılaştı. Bu beklentilerdeki makasın bu kadar geniş olmasını nasıl yorumluyorsunuz? Bu beklentileri nasıl çıpalayacaksınız?” sorusunu şu yanıtı verdi:

“Enflasyon beklentilerinin tahmin aralığımıza uyumlu olması önemli. Beklentilerde olumlu seyretse de farklılık gösteriyor. Piyasa katılımcıları bize yakınsıyor. Hane halkı ve reel sektör yüksek seyrediyor. Fiyatların yatay ve düşük seyrettiği dönemlerde de hane halkı beklentileri yüksek oluyor. Beklentiden ziyade seyre bakıyoruz. Özellikle hane halkı tarafından görünürlüğü yüksek kalemlerin enflasyonu öne çıkıyor. Enflasyon düştükçe beklentiler düşecek. Akaryakıt ve gıda özelinde düşüş beklentileri düşürüyor. Veride çok net olmasa da TL’ye olan ilgiden iyileşmeyi görüyoruz. Güvenin artmasıyla birlikte beklentilerin daha olumlu seyredeceğini ve dezenflasyon sürecine katkı vermeye başlayacağını değerlendiriyoruz.”

“38 hedefini üst ve alt bandı olduğu gibi korumaya karar verdik”

Karahan, bir gazetecinin “Yüzde 25 sınırı kalktıktan sonra kiralardaki artışın önünün de alınamayacağı söyleniyor. Yüzde 38 enflasyon hedefi pek çok kesime gerçekçi gelmiyor. Kira artışları, doğalgaz-elektrik zamları, eylülde eğitim harcamalarının artacak olması vs. bunların etkisi de enflasyon üzerinde geçici mi olacak?” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Enflasyon tahminlerimizi oluştururken belli varsayımlar yapıyoruz. Bunun içinde 6 ayda bir yapılan otomatik ayarlamalar da var. Mevsimsellik de var. Eğitim gelirleri önümüzdeki dönem önümüze çıkacak. Bütün bunları göz önünde bulunduruyoruz. Hem enerji fiyatlarında yapılan düzenleme hem de diğer konularda atılan adımlar, bizim bandımızın içinde gerçekleşti. Bizim için sürpriz olan bir durum yok. Bu koşullar çerçevesinde, 38 hedefini üst ve alt bandı olduğu gibi korumaya karar verdik.”

“Önümüzdeki dönemde kira enflasyonundaki bir düşüşü öngörüyoruz”

Başkan Yardımcısı Hatice Karahan da kira enflasyonuna ilişkin şunları söyledi:

“Kirayla ilgili üç öncü gösterge takip ediyoruz. Kiralık ilanların takip edildiği online platformlar, konut kredisi derleme raporları, perakende ödeme sisteminden elde ettiğimiz kira ödemeleri verileri. Bütün bu öncü göstergeler bize düşüş sinyalleri olduğunu gösteriyor. Tüketici fiyat endeksindeki kira enflasyonuna yansıması biraz gecikmeli olabiliyor. O nedenle öncü göstergelere dayanarak önümüzdeki dönemde kira enflasyonundaki bir düşüşü öngörüyoruz. Takip ettiğimiz göstergeler, yüzde 25 sınırının kalkması kaynaklı ek bir enflasyonist baskıya işaret etmiyor. Arz ve talep dinamiklerini görmek lazım. Arz tarafında fiyat sınırlamalarının kalkmasıyla birlikte kiralık ev arzının arttığı görülebilir. Bu da enflasyonist etkiyi azaltabilir. Genel gidişat olumlu yönde.”

“Dezenflasyon sürecinde büyümede bir miktar azalma yaşanabilir”

Karahan, bir gazetecinin “Arzuladığınız patikaya ne kadar yakınız? Resesyon öngörüyor musunuz” sorusuna şu şekilde yanıt verdi:

“Kartlı harcamalar, ithalat gibi talep görünümünde beklenen gelişmeler öngörülerimizle uyumlu. Fiyatlama gelişmeleri de aynı. Temel iki kaynak reel değerlenme ve talepte soğuma. Arzuladığımız dengelenme gerçekleşiyor. Ülke olarak büyüme sorunumuz yok. Potansiyel büyümemiz oldukça yüksek. Büyümenin kompozisyonunun iyileşmesi gerekiyor ki sürdürülebilir olsun. Buna ulaşmak da ancak fiyat istikrarıyla mümkün. Kanunla verilen görevimiz de bu. Dezenflasyon sürecinde büyümede bir miktar azalma yaşanabilir. Kısa vadede bir miktar yavaşlayabilir, bunun belirtileri gerçekleşiyor. Fiyat istikrarına ulaştığımızda büyümenin daha kalıcı paylaşıldığını göreceğiz.”

“Enerjide son 2 yıldır yapılan zam yüzde 4 civarı”

Karahan, “Yıl sonu enflasyon tahmini kadar (yüzde 38) elektrik ve doğalgaz zammı yaşadık. Önümüzdeki dönemde bu tür ‘geçici sıçramalar’ yönetilen-yönlendirilen fiyatlarla ilgili yaşayabilir miyiz” sorusunu,  “enerji fiyatlarına doğru düzgün zam yapılmadığını” belirterek şöyle cevapladı:

“Son 2 yıldır enerji fiyatları çeşitli sübvasyonlar nedeniyle büyük ölçüde sabit kaldı. Son 2 yıldır yapılan zamlara baktığımızda yüzde 4 civarı çıkıyor. Enflasyonist ortamda, enerjiye dair harcamaların, hane halkı bütçesi içindeki payı oldukça düştü. Beklenti üzerindeki etkisi daaha sınırlı olacak. Enerji Bakanlığımızın, Merkez Bankası’nın hedefini ne kadar ciddiye aldığını, içselleştirdiğini görebilirsiniz. Tabii ki bunun geçici olduğunu değerlendiriyoruz.”

“Enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde karlılıklar tarihsel ortalamanın üzerine çıkabiliyor”

Karahan, enflasyonist dönemde sermayenin fahiş karlara ulaştığını belirten bir gazetecinin “Toplumdaki fiyat algısının kaybolmasıyla birlikte bir zam furyası görüyoruz. Sermaye ayağında çok yüksek karlar görüyoruz. Zarar eden şirket neredeyse yok. Hal böyleyken sermaye ayağına dönük bir adım atılacak mı? Neden sadece düşük ücretliler sabretmek zorundayken, sermaye karından fedakarlık etmiyor” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“Kar meselesi, dünyada birçok ülkede konuşulan ve tartışılan bir konu. Özellikle pandemi sonrası arz-talep dengesi oldukça bozuldu. Küresel ölçekte karlılıklarda bir artış oldu. Enflasyonun arttığı dönemlerde göreli fiyat algısı bozulabilir. Firmalar bu dönemde, maliyetleri üzerinde ya da birebir fiyatlarına yansıtabiliyorlar. Bu hem enflasyona hem de karlılığa yansıyor. Enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde karlılıklar tarihsel ortalamanın üzerine çıkabiliyor. Önemli olan arz-talep dengesinin yerine gelmesi. Fiyatlama davranışlarının normale dönmesi lazım.”

“TÜİK’in inandırıcılığı önemli”

Karahan, “Enflasyonun ölçümüyle ilgili tartışmalar sizi rahatsız ediyor mu? Para politikasına olan inancı zedelediğini düşünüyor musunuz” sorusuna işe şu cevabı verdi:

“Son dönemde artan bir tartışma var. Bu da enflasyonun düştüğü döneme denk geldi. TÜİK’in inandırıcılığı önemli. Metodolojisine baktığımızda uluslararası metodolojiye uygun bir şekilde veri açıklıyor. EUROSTAT’ın normlarına göre hareket ediyor. TÜİK’in gerçekleşmeyle kendi tahminlerimizi karşılaştırdığımızda ciddi bir fark görmüyoruz. Ortalamalar oldukça yakın. İTO ile sık sık karşılaştırma yapılıyor. Zaman zaman görülen bir ayrışma var ama metodoloji, endeksler farklı. Bu iki endeks her zaman birbiriyle aynı olmayabilir.”

haberaskale.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

-
Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort